Ertuğrul Özkök: Bu binada Erdoğan’ın odasında bana verilen “non classified” rakam: 5 değil 10 milyon Suriyeli göçmenimiz var

Ertuğrul Özkök, eşinin ismine gönderme yapan “Tansu’ya Mektuplar” başlığı altında yazdığı ve “newsletter” olarak paylaştığı yazılarında bugün, İstiklal Caddesi’nde pazar günü gerçekleştirilen bombalı hücuma değindi. Özkök, hudut güvenliğine dikkati çekerek, “Tek deva artık ‘Rabia’ işareti üzere, ‘Esed’ lafını da unutup, Esad’la masaya oturmak, yine inanç inşa etmek ve ortak bir tahlil aramak. Yeni kuşak teröre karşı yeni jenerasyon bir dış siyaset gerekli… Şunun hafızasız başımızın bir köşesine yazalım. Bugün 5 milyon değil, fiilen 10 milyon Suriyeli göçmenimiz var… Ve onlara harcadığımız her kuruş, bizim gereksinim sahibi vatandaşımızın, sağlık, refah, eğitim, hayat kalitesi  ve güvenliğinden alınmış bir kuruştur.” değerlendirmesini yaptı. 

Özkök’ün “Bu binada Erdoğan’ın odasında bana verilen “non classified” sayı: 5 değil 10 milyon Suriyeli göçmenimiz var” başlıklı yazısı şöyle: 

Bu binada Erdoğan’ın odasında bana verilen “non classified” sayı: 5 değil 10 milyon Suriyeli göçmenimiz var

Karşımızda bugüne kadar görmediğimiz, “yeni nesil” bir terörist var.

1999 doğumlu…Yani 23 yaşında.

Doğum yeri Halep…

Yani bir Suriye vatandaşı olarak doğmuş.

Kürt değil, muhtemelen Arap ve muhtemelen Afrika kökenli bir Arap.

Ama tez o ki, PKK-YPG ismine çalışıyor.

Yüzünü bile saklamayan ‘yeni nesil’ bir terörist

Böylesine kanlı bir aksiyona giderken bile yüzünü saklamak üzere bir kederi yok.

Yakalanıp önümüze çıkarıldığında ise “biçare”, “şaşırmış” bir profile bürünüyor.

Yani bildiğimiz fanatik, hızı eski lisanla “tekallus etmiş,  kendini patlatan militan terörist profiline hiç uymuyor.

Ama bu, onun terörist olmadığı manasına gelmiyor.

Koyduğu bomba patladı ve 6 insanımız hayatını kaybetti.

Çoğumuz bu kızın yüzüne bakınca ne gördük?

Evet, pek pek çoğumuz bu kızın bu haline, yüzünün tabirine baktığımızda bildiğimiz bir terörist profili görmedik ancak, itiraf edelim öteki bir şey gördük:

Bir “Suriyeli göçmen meselesi” değil mi?

Hepimizin aklına yine “5 milyon Suriyeli göçmen” klişesi gelmedi mi…

Siz tahminen o denli düşündünüz…

Bense kendime şu soruyu sordum: “Beş milyon mu?”

Nedenini anlatacağım.

Şimdi geriye, bir ay öncesine dönüyorum.

Bu binayı Kılıçdaroğlu’nun önünde selfie yaptığı binayla karıştırmayın Geçen ay New York’ta Amerikan-Türk Derneği’nin gala gecesinde Türkiye’nin Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu’yla karşılaştık. Galada kısa bir sohbet yaptık ve sonraki gün de New York’ta BM binası karşısındaki “Türkevi’nde” kendisini ziyarete gittim. Burasını CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun önünde selfie yaptığı TÜRGEV’in tartışmalı binası ile karıştırmayın. Bu bina Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’na ilişkin ve ta Süleyman Demirel devrinde Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in teşebbüsü ile satın alınmış. BM binası karşıda elinizle tutabilirmişsiniz üzere duruyor. İçi, çalışma nizamı çok çağdaş bir imaj veriyor. Konsolosluk kısmında dünyada az görülebilecek bir teknoloji ve çalışma biçimi var. Bu cadde üzerinde ABD dışında özel temsilcilik binası bulunan tek ülke Türkiye. Bu da Sabri Çağlayangil’in uzak görüşlülüğünün yapıtı. Binada Burhan Doğançay’ın tabloları ve çektiği şahane fotoğraflar var. New York Başkonsolosu Reyhan Özgür (sağda) Erdoğan’ın çalıştığı odada bana verilen “non classified” rakam Büyükelçinin odası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’a gittiğinde görüşmelerini yaptığı oda. Gördüğünüz bu fotoğrafı da New York Başkonsolosumuz Reyhan Özgür’le, binanın terasında çektirdik. Arkada BM binası görülüyor. Daimi Temsilci Feridun Sinirlioğlu, duayenlik mesleğine Demirel’in vaktinde başlamış, Suriye ve Orta Doğu’yu en yeterli bilen diplomatımızdır diyebilirim. Onunla bol bol Suriye konusunu konuştuk. Müsaadesi olmadığı için bu konuşmayı yazamıyorum. Yalnız o konuşma sırasında verdiği bir sayı var ki, “classified”, yani zımnî bir bilgi olmadığı halde,  bugüne kadar çoğumuz ne manaya geldiğini pek düşünmemişti. Büyükelçi’ye “O bölgede kaç kişi yaşıyor” diye sordum. “5 milyon kişi” dedi. Tabii ki büyükelçi bu sayısı “göçmen” olarak tabir etmedi. Sadece “o bölgede yaşayan insan sayısı olarak”, herkese açık bir bilgi olarak söyledi. Nitekim Google’da bir arama yaparsanız, 2.5 ila 5 milyon ortasında sayılar verildiğini görüyorsunuz. Yorum büsbütün bana ilişkin.

 

Bu ekstra 5 milyonu orada kim, kimin parası ile besliyor?

Bugün Suriye’nin hududumuza yakın hiç küçümsenmeyecek, 8835 kilometre karelik bir kısmı Türk ordusunun denetiminde.

Ve bölgede 5 milyon kişi yaşıyormuş.

Evet yanlış duymadınız.

Beş milyon kişi.

Peki bu insanların pozisyonu ne?

Hemen hepsinin Suriye vatandaşlığı var.

Ancak fiili olarak Türkiye’de yaşıyorlar.

Küçümsenmeyecek bir  bölümü de Suriye’nin öteki bölgelerinden göç etmiş bireyler.

Türkiye Cumhuriyeti orada 100 bin konut yaptırıyor. Bir kısmı teslim edildi bile.

Okullar, sıhhat, güvenlik Türkiye tarafından sağlanıyor.

ÖSO ismi verilen güya “Özgür Suriye Ordusu”derseniz, hepsi maaşlarını Türkiye’den alıyor.

Ve bugüne kadar bütçe görüşmeleri dahil hiçbir evrakta Türkiye’nin bu bölgedeki “ekstra Suriyelilere” yaptığı harcamanın ölçüsü ve kaynağı hakkında resmî bir sayı görmedik.

Yeni jenerasyon teröristin geldiği bölgede 30 bin de ekstra HTŞ teröristi var

Son vakitlerde, orada yaşayan insanlardan maaşını devletimizin ödediği ÖSO örgütü üyeleri hakkında taciz, yolsuzluk, kayırma  ve yağma savları giderek artıyor.

Ve daha da kıymetlisi orada HTŞ ismi verilen ve El Kaide’den ayrılma bir örgüt daha var.

BM tarafından “terörist” listesine alınmış durumda.

En değerlisi de şahsen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Türkiye tarafından da terörist kabul edilen bir örgüt bu.

BM kayıtlarına nazaran 30 binden fazla silahlı terörist militanı var.

İşte bu HTŞ, son vakitlerde Türk ordusunun kontrolundaki bölgede tesir alanını genişletiyor.

Batı basınında yer alan birtakım yazılara nazaran “Türk ordusu bunları kontrolda zorluklarla müsabakaya başladı…”

New York tişörtlü yeni kuşak teröriste bakarken şu soru aklınıza gelmedi mi? Orta Şark’ın bu lanetli bölgesi artık  “yeni kuşak terörist” üretmeye başladı. Nitekim, İçişleri Bakanı,  “PKK-YPG ismine çalışan bir eleman” derken, Reuters Ajansı’na ismini vermeden konuşan bir “Türk yetkili”, “IŞİD kontağı ihtimalini de dışlamıyoruz” diyor.       Haklı… Orası Orta Doğu… Orada kimin eli kimin cebinde belirli değil. Bir kalleşlik coğrafyası orası. Beyoğlu bombacısına bakarken siz de artık şu soruyu sorma vaktinin geldiğini düşünmüyor musunuz? Hadi içerdekilerden vazgeçtik. Pekala aralık konut kapımızın çabucak avlusundaki bu ekstra 5 milyon Suriyeli göçmenimiz ne olacak? Yeni jenerasyon her New York tişörtlü terörist bir bomba bıraktığında mı hatırlayacağız bu devasa sorunu…

Bu ekstra 5 milyon Suriyeli göçmenimiz nereye dönecek?

Kolektif hafızasızlığımız hiç olmazsa şunu unutmamalı.

Bu bayan Türkiye’ye Esad’ın denetimi dışındaki bir bölgeden girdi.

O vakit bu denetimsiz orta bölgede yaşayan ekstra 5 milyon kişi ne olacak?

Suriye’ye dönecekler mi sanıyorsunuz?

Kendileri için yapılan 100 bin konutta  ev verilen Suriyelilerin sanki kaçı o meskenlerde yaşıyor, kaçı şimdiden kiraya verip İzmir, İstanbul yahut Gaziantep’te yaşamaya devam ediyor?

Bilebiliyor muyuz? Yahut bize söyleniyor mu?

Sakın bana “Sınırları denetim ediyoruz” demeyin.

Yeni kuşak bombacı hudutların denetim edilemediğini bir kez daha gözümüzün içine soktu.

Rabia işaretini unuttuysak artık Esed’i unutup Esad’a geçebiliriz Başından beri tıpkı şeyi söylüyorum. Tek deva artık “Rabia” işareti üzere, “Esed” lafını da unutup, Esad’la masaya oturmak, yine itimat inşa etmek ve ortak bir tahlil aramak. Yeni kuşak teröre karşı yeni kuşak bir dış siyaset gerekli… Şunun hafızasız başımızın bir köşesine yazalım. Bugün 5 milyon değil, fiilen 10 milyon Suriyeli göçmenimiz var… Ve onlara harcadığımız her kuruş, bizim gereksinim sahibi vatandaşımızın, sağlık, refah, eğitim, hayat kalitesi  ve güvenliğinden alınmış bir kuruştur.